ASRIN LİDERİ ATATÜRK
İZİNDEYİZ ATAM

Atatürk Anıları

Ey yükselen yeni nesil, gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve sürdürecek sizsiniz. -ATATÜRK
Atatürk’ün 23 Nisan ile İlgili Anısı - TBMM’nin Açılması Anısı
Kurucu tarih 20.07.2014, 12:06 (UTC)
 Egemenlik Anısı 23 Nisan 1920 tarihinde. TBMM Ankara'da toplanarak millietin iradesine dayalı ulus egemenliğini ilan etmişti. O heyecanlı günü yaşamış olan bir büyüğümüz şunları kaydediyor: “O gün, şimdiki Ulus Meydanında bir tabur piyade sıralanmıştı. Askerlerin arkasında da Ankaralılar toplanmıştı. Saat 14’te birkaç yüz kişilik bir kafile, başlarında Mustafa Kemal olduğu halde Taşhan'a iniyordu. Bu küçük bir gurup insan, yok edilmek istenen bir milleti kurtarmak için bir araya gelmişlerdi. Hepsinin ümidi ise Mustafa Kemal'de idi. TBMM olarak kullanılacak taş binanın pencerelerine ufak tefek bayraklar önceden asılmıştı. Bunun dışında binada başkaca bir olağanüstü durum göze çarpmıyordu. Sağdaki küçük kapıdan, önce Mustafa Kemal, sonra da mebuslar binanın kapsından içeriye girdiler. Bir koridoru geçtikten sonra sağdaki salona doğru ilerlediler. Salonda tahta bir kürsü tam kapının karşısına konmuştu.

Oturmak için de çevre okullardan getirilen sıralar meclis salonu içine dizilmişti. Salonu ısıtmak için tam orta yere bir soba kurulmuştu. Sobadan eğri büğrü bir kaç boru yükseliyordu. Tavanda da ise eski bir gaz lambası sallanıyordu. Herkes yerine oturunca, Sinop mebusu olan yaşlı bir adam başkanlık kürsüsüne geldi ve Meclisi açtı. Onun bu sırada yaptığı konuşma heyecanla dinlenmişti. TBMM’nin ertesi günkü toplantısında, Mustafa Kemal, Mondros Mütarekesinden itibaren geçen tüm olayları açıkladı. Bundan sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin hak ve yetkilerini belirten bir yasa teklifini Meclise sundu. Bunun kabul edilmesiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi yasama ve yürütme yetkilerini kazanmış oldu. O günkü toplantıda Mustafa Kemal Birinci Başkan seçilerek TBMM Başkanı oldu.
 

Atatürk’ün 19 Mayıs 1919 ile İlgili Anıları (Hatıraları)
Kurucu tarih 20.07.2014, 12:04 (UTC)
 Atatürk’ün Samsun’a Çıktığında Karşılaştığı Umumi Durum ve Manzara ile İlgili Anısı ve Anlattıkları Osmanlı Devleti'nin içinde bulunduğu grup, I. Dünya Savaşı'nda yenilmiş, Osmanlı ordusu her tarafta zedelenmiş, şartları ağır bir ateşkes anlaşması imzalanmış. Büyük Savaş'ın uzun yılları boyunca millet yorgun ve fakir bir durumda. Milleti ve memleketi I. Dünya Savaşı'na sürükleyenler, kendi hayatlarını kurtarma kaygısına düşerek memleketten kaçmışlar. Saltanat ve hilâfet makamında oturan Vahdettin soysuzlaşmış, şahsını ve bir de tahtını koruyabileceğini hayal ettiği alçakça tedbirler araştırmakta. Damat Ferit Paşa 'nın başkanlığındaki hükûmet âciz, haysiyetsiz ve korkak. Yalnız padişahın iradesine boyun eğmekte ve onunla birlikte kendilerini koruyabilecekleri herhangi bir duruma razı. Ordunun elinden silâhları ve cephanesi alınmış ve alınmakta...

İtilâf Devletleri, ateşkes anlaşmasının hükümlerine uymayı gerekli bulmuyorlar. Birer bahane ile İtilâf donanmaları ve askerleri İstanbul' da. Adana iIi Fransızlar; Urfa, Maraş, Ayıntap (Gaziantep) İngilizler tarafından işgal edilmiş. Antalya ve Konya'da İtalyan askerî birlikleri, Merzifon ve Samsun'da İngiliz askerleri bulunuyor. Her tarafta yabancı subay ve memurlar ile özel ajanlar faaliyette. Nihayet, konuşmamıza başlangıç olarak aldığımız tarihten dört gün önce, 15 Mayıs 1919'da, İtilâl Devletleri'nin uygun bulması ile Yunan ordusuda İzmir'e çıkartılıyor. Bundan başka, memleketin her tarafında Hristiyan azınlıklar gizli veya açıktan açığa kendi özel emel ve maksatlarını gerçekleştirmeye devleti bir an önce çökertmeye çalışıyorlar.

Kaynak: Atatürk’ün Büyük Nutku

Atatürk’ün Samsun ile İlgili Anısı

Atatürk’ün Samsun’da PTT Memuru ile İlgili Anısı Mustafa Kemal Paşa 19 Mayıs 1919′da Samsun’a geldi. Bir süre çalıştıktan sonra kentin postanesine gitti. Görevli bulunan PTT memuru o günü söyle anlatıyor: Hava yağmurlu ve elektrikliydi. O zamanlar paratoner sistemi olmadığı için telleri toprağa vermiştim. Saat gece yarısına yaklaştığı bir anda kapıdaki nöbetçi koşa koşa geldi, bir haber verdi. Mustafa Kemal Paşa geliyor. O sırada, Mustafa Kemal Paşa tek odadan ibaret telgrafhaneye girdi. Ayağa kalktım.
— Buyurun Paşam.
— Derhal Havza ve Amasya ile görüşmem gerekiyor dedi.
— Hava elektrikli, telleri toprağa verdik, sizi görüştüremem!
— Bu, vatanın kurtuluşu ile ilgilidir. Muhakkak görüşeceğim, ya ölürüz, ya vatan kurtulur, dedi.
Ceketin cebinden ipek mendilini çıkarıp maniplenin üzerine koydu. Benim için telleri devreye sokmaktan başka yapacak bir şey kalmamıştı.
— Sen ölürsen ben de ölürüm dedi.
Elimi bırakması için söylediğim ısrarlı sözlere aldırmadı, elimi uzun süre bırakmadı. Önce Havza’yı aradım. Derhal cevap geldi. Nöbetçi memur, Kemal Paşa’nın adamlarının emir beklediklerini söyledi. Paşa şifreli bir not verdi, yazdım. Gelen şifreli cevaba elimi bırakmadan baktı. Bir kâğıda çabucak şifreli bir şeyler yazdı. Havza’ya iletmemi söyledi. Amasya ile de istediği konuşmayı yaptı, sonra;
«Oh çok şükür, şimdi vatan kurtuldu.» dedi ve maiyetiyle gitti. Birden aptallaşmıştım. Oturduğum yerden kalkamadım. Mustafa Kemal Paşa hayatını ortaya koyan bir kişiydi. Fes kapmaya, mevki elde etmeye gelmiş biri olamazdı. O bir gerçek vatanseverdi, Atatürk’e hayranlığım yağmurlu bir gecede böyle başladı işte…


“Dönmeyeceğiz Çocuk!”

Atatürk’ün Samsun’a Çıkmadan Evvel Yaverine Söyledikleri Mayıs 1919, İstanbul-Şişli’deki evde:
-Zatı devletlerinizin yaverleri olarak refakatinize memur edilmem sebebiyle bahtiyarım Paşa Hazretleri!
Paşa hafifçe gülüyor:
-Hadi, diyor, hazırlığa başla, birkaç güne kadar yola çıkıyoruz.
-Çok kalacak mısınız Paşam, yoksa teftişi müteakip dönecek misiniz?
Asrın ve tarihin en büyük iradelerinden biri, büyük ve eşsiz asker, yaverinin gözleri içine bakarak şöyle diyor:
-Hayır, dönmeyeceğiz çocuk! Validene ve kardeşlerine veda et. Dönmeyeceğiz!
 

Atatürk’ün Milletine Güveni
Kurucu tarih 20.07.2014, 12:03 (UTC)
 Atatürk’ün Milletine Güven Duyduğu Güven Konulu Anısı Toplantıda kendisinden evvel söz söyleyenlerden biri Atatürk’e nereden ilham ve kuvvet aldığını sormuştur. Büyük adam bu soruya millet hizmetinde bulunan insanların ilham kaynakları hakkında, uzunca bir tahlil yaparak cevap verdi... Sonunda karşısındakilere demiştir ki ; '' Efendiler... İlham ve kuvvet kaynağı milletin kendisidir; milletin müşterek arzusu, gerçek teyamülüdür. Varlığımızı, istiklalimizi kurtaran bütün teşebbüs ve hareketler; milletin müşterek fikrinin, arzusunun azminin yüksek tecellisinden başka bir şey değildir.''
 

Atatürk'ün Cumhuriyet ile İlgili Anısı
Kurucu tarih 20.07.2014, 11:59 (UTC)
 Atatürk’ün Cumhuriyet Konulu Anısı - Cumhuriyet ile İlgili Bir Hatırası 1906’da Atatürk Suriye’de bulunmakta idi. Orada bulurken yanındaki iki yakın arkadaşı Mazhar Müfit Bey ile Halil Bey vardı. Halil Bey Atatürk’ün cumhuriyet konusundaki bir hatırasını bizlere şu şekilde aktarmaktadır. Ya cülusu hümayun veya veladeti hümayun şenlikleri tertip edilmişti. Mustafa Kemal ile birlikte donanmayı seyretmeye çıkmıştık. Aniden kolumu tutarak:

“Halil dedi… Bu millet kendi kurtuluşu için şenlik yapabilir. Nihayet, büyük hizmetler etmiş olan bir adam için şenlik yapabilir, diyelim. Fakat Hanedan için neden donanma yapılsın?… Padişah da kim oluyormuş? Padişahlık da ne demekmiş? Halil bu soruya şu cevabı veriyor:
“Peki, memleketi nasıl idare edeceğiz? Sultan fenadır... Seninle beraberim. Ama o giderse gene bir padişah lazım.”diyecek oldum. Buna fena hâlde kızdı.
“Neden mutlaka padişah fikrine saplanıyorsun Halil?” diye bağırdı. “Cumhuriyet yaparız.”
 

<-Geri

 1 

Devam->

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol